Grup kuralları

Çevre mühendisliği, doğal kaynakların kullanımı ve insan sağlığına uygun çevre koşullarının yaratılması ile ilgili bilgilerin yer aldığı paylaşım ve iletişim Devamını gör
Çevre mühendisliği, doğal kaynakların kullanımı ve insan sağlığına uygun çevre koşullarının yaratılması ile ilgili bilgilerin yer aldığı paylaşım ve iletişim grubudur.Daha Az Gör

Sigara izmaritlerinin bitki büyümesi üzerine etkileri

İngiltere Anglia Ruskin Üniversitesinden akademisyenlerin öncülüğünde yapılan yeni araştırma, gezegende en yaygın çöp türü olan sigara izmaritlerinin bitki büyümesini önemli ölçüde azalttığını keşfetti. Sigara izmaritlerinin bitki büyümesi üzerine etkileri Anglia Ruskin Üniversitesi’nden (ARU) akademisyenler tarafından yönetilen ve bugün Ekotoksikoloji ve Çevre Güvenliği dergisinde yayınlanan çalışma, izmaritlerin bitkilere verebileceği zararı gösteren ilk çalışmadır.

Araştırmacılar, toprakta sigara izmaritlerinin varlığının çimlenme başarısını azalttığını ve yonca sürgünlerinin (sapın uzunluğu) sırasıyla %27 ve %28, kök biyokütlesinin (kök ağırlığı) ise %57 oranında azaldığını bulmuşlardır. Çimler için çimlenme başarısı %10 azalırken uzunluğu ise %13 azalmıştır. Çoğu sigara izmariti, bir tür biyoplastik olan selüloz asetat elyafından yapılmış bir filtre içerir.

Tütünün yanmasından salınan ilave toksinler olmasa bile, kullanılmamış sigaralardan gelen filtreler, kullanılmış filtreler ile bitki büyümesi üzerinde hemen hemen aynı etkiye sahiptir; Kontrol deneyleri, sigara izmaritleri ile aynı şekil ve büyüklükte odun parçaları içermiştir. Her yıl yaklaşık 4.5 trilyon sigara izmaritinin atıldığı, bu da onları gezegendeki en yaygın plastik kirliliği haline getirdiği tahmin ediliyor.

Bu çalışmanın bir parçası olarak, akademisyenler Cambridge şehri etrafındaki yerleri örneklediler ve metrekare başına yaklaşık 128 sigara izmariti bulunan alanlar tespit ettiler.

Sigara izmaritlerinin zararları

Anglia Ruskin Üniversitesi’nde (ARU) Biyoloji Kıdemli Öğretim Üyesi, Baş yazar Dr. Dannielle Green, şöyle dedi: “Dünya çapında sigara izmariti çok yaygın bir manzara olmasına rağmen, bu sigara izmaritlerinin bitkiler üzerindeki etkisini gösteren ilk çalışmadır.

Çimlenme başarısı üzerinde zararlı bir etkiye sahip olduklarını ve hem çimlerin hem de yoncaların sürgün boylarının ve yonca kök ağırlığının yarıdan daha fazla azaldığını gördük. “Test ettiğimiz iki tür olan çavdar ve beyaz yonca, kentsel yeşil alanlarda yaygın olarak bulunmasının yanı sıra, hayvancılık için de önemli yem bitkileridir.

Bu bitkiler, şehir parklarında bile zengin bir biyolojik çeşitliliği desteklemektedir ve beyaz yonca, tozlayıcılar ve azot tespiti için ekolojik olarak önemlidir. “Sigara içen birçok kişi sigara izmaritlerinin hızlı bir şekilde biyolojik olarak parçalandığını düşünüyor ve bu nedenle onları gerçek bir çöp olarak görmüyor. Aslında, filtre, onlarca yıl sürmese de parçalanması yıllar sürebilen bir tür biyoplastikten yapılıyor.

“Bazı parklarda, özellikle banklar ve sigara izmaritlerinin atıldığı kutuların etrafında, metrekare başına 100’ün üzerinde sigara izmariti bulduk. Sigara izmaritlerini atmak sosyal olarak kabul edilebilir bir çöplük gibi görünmektedir ve filtrelerin kaybolmadığı ve çevreye ciddi zararlar verebileceği konusunda farkındalık yaratmamız gerekiyor. ”

Anglia Ruskin Üniversitesi’nde (ARU) Biyolog Dr. Bas Boots şunları ekledi: “Daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmasına rağmen, bitkilerin zarar görmesine neden olan filtrenin kimyasal bileşimi olduğuna inanıyoruz.

Çoğu selüloz asetat elyafından yapılmıştır ve plastiğin daha yumuşak olmasına sağlayan kimyasal maddeler de sızmakta ve bitki gelişiminin erken aşamalarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. ”

Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0147651319307481

Küresel Isınma, Topraktaki Karbonu Açığa Çıkarabilir

Daha yüksek sıcaklıklar ve yağışlar atmosfere daha fazla karbon salınması için toprak mikroplarını teşvik edebilir.

Dünyanın en büyük karbon rezervlerinden biri de en az göz alıcı olanlardan biridir: ayaklarımızın altındaki toprak.

Bilim insanları, dünyanın dört bir yanındaki toprakların muhtemelen 2 trilyon tondan fazla depolanmış karbon içerdiğini tahmin ediyor. Bu, Dünya atmosferinde bulunan karbonun üç katından daha fazlasını anlamına geliyor.

Topraktaki Karbon Açığı Küresel Isınma

Toprakta kalacak mı, yoksa korkulan olacak mı?

Son araştırmalar iklim değişikliğinin giderek daha fazla rol oynayabileceğini gösteriyor. Dünya ısındıkça ve ıslandıkça, bazı bilim insanları daha fazla karbonun topraktan çıkıp atmosfere taşınabileceğine öne sürüyorlar. Bu iklim değişikliğinin hızını daha da artırabilir.

Toprak, diğer doğal karbon havuzları olan ormanlar, sulak alanlar ve okyanuslar gibi çevresel koşullara bağlı olarak havadan karbonu emme veya kendi karbonunu atmosfere geri verme potansiyeline sahiptir.

Çok büyük miktarda karbon açığa çıkabilir

Tarımsal üretimde yoğun olarak uygulanan toprak işleme, büyük miktarda depolanmış toprak karbonunu açığa çıkarabilir. 2017 yılında yayınlanan en az bir çalışma, tarımın son 12.000 yılda 133 milyar ton toprak karbonunu açığa çıkardığını ileri sürdü. Bu kayıplarının yaklaşık yarısı muhtemelen sadece son birkaç yüzyılda meydana gelmiştir.

Bilim insanları giderek iklim değişikliğinin bir tehdit olduğuna inanıyor.

Son araştırmalar ısınmanın bazı toprakların daha hızlı oranda karbon kaybetmesine neden olduğunu göstermektedir. Bilim insanları, sıcaklıklar arttıkça, topraktaki bazı mikropların daha aktif hale geldiklerine inanıyorlar. Bu mikroplar organik madde üzerinde parçalanmakta ve bu işlem sırasında da karbon salınmaktadır.

Konuyla ilgili araştırmalar

Şimdi, yeni bir çalışma, daha yağışlı bir iklimin de bu süreci hızlandırabileceğini gösteriyor.

Nature dergisinde yayınlanan çalışmada, araştırmacılar yaklaşık 20.000 yıl öncesine uzanan Hindistan’ın Ganj-Brahmaputra nehir havzasının uzun vadeli kayıtlarına incelemektedir. Çalışma, bölgenin tarihindeki yağışlı dönemlerde toprak karbon devir hızının arttığını savunuyor.

Bu, karbonun toprakta sabit kalmak yerine atmosfere daha fazla salındığını gösteriyor.

Analizlerini yürütmek için, Virginia Deniz Bilimi Enstitüsü’nden Christopher Hein liderliğindeki araştırmacılar, bazı antik sediman örnekleri topladılar. Çökeltiler içindeki karbon yaşının ve karbon çağının tarih boyunca farklı noktalarda değişip değişmediğini belirlemek için karbon tarihleme analizleri yaptılar.

Daha eski karbon, herhangi bir zaman dilimi boyunca, karbonun daha uzun süre yerde depolandığını gösterecektir. Daha genç karbon, daha hızlı bir şekilde “dönmesini” önerir. Eski karbon atmosfere salınırken, örneğin düşen yapraklardan veya ölmekte olan organizmalardan daha genç karbon kaynakları yerini alır.

Karbon salınımı ile ilgili kanıtlar ve belirsizlikler

İklim projeksiyonlarında yağışların geleceği zorlu bir sorudur. Modeller genellikle dünyanın bazı bölgelerinin daha kuru, bazılarının ise daha ıslak olacağını ileri sürüyor. Ve bazı durumlarda, her ikisi de olabilir – bazı yerler zamanla değişerek hem aşırı kuraklıklarda hem de aşırı yağış olaylarında bir artış görebilir.

Ayrıca, yeni çalışma binlerce yıl boyunca sadece bir yere bakmaktadır. Diğer bölgelerin aynı şekilde davranacağı veya aynı yerin bugün benzer şekilde tepki vereceği açık değildir.

Bilim adamlarının daha ciddi incelemeye başlaması için bir şeyler olabilir. Çalışma doğru yolda ise, iklim değişikliğinin doğal manzaraların atmosfere daha fazla karbon yaymasına neden olduğu ve böylece daha fazla iklim değişikliğine katkıda bulunduğu başka bir potansiyel iklim geri bildirimini işaret edebilir.

Aynı zamanda, ısınmanın toprak karbonu için de bir sorun olabileceğine dair artan kanıtlar var.

Uzun soluklar çalışmalar ne diyor?

Dünyanın en uzun süren iklim deneylerinden biri olan Massachusetts ormanında yapılan 26 yıllık bir çalışma, daha yüksek sıcaklıklara nasıl tepki verdiklerini öğrenmek için toprak parçalarını test etti. 5 santigrat dereceye kadar ısıtılan parseller, fazlarda karbon kaybediyor gibi görünüyordu – ani bir salım, ardından geçici bir istikrar, ardından başka bir salım, vb.

Araştırmacılar “bu aşamalı tepkinin muhtemelen mikrobiyal toplulukların çevresel değişime uyum biçimini yansıttığına inanıyor. Isıtılmış arazilerin, aşırı sıcaklıklara maruz kaldığında en üstteki toprak katmanlarındaki karbonun yaklaşık % 17’sini kaybettiğini” belirtiyor.

Colorado çayırında yirmi yılda yapılan bir başka uzun süreli çalışma da, ısınmanın bir etkisi olduğunu öne sürdü. Toprak sıcaklıklarının genellikle ısıtılmamış arazilerden yaklaşık 1 °C daha yüksek olduğu daha sıcak arazilerde karbon, toprağın bir tabakasında azalmıştır.

Diğer kısa süreli çalışmalar da ısınmanın bir etkisi olduğunu göstermiştir. Öte yandan, Arctic tundra üzerinde 20 yıllık bir deney, toprak karbon depolarında bir değişiklik bulunmadığı belirtmiştir.

Bu nedenle, iklim değişikliğinin toprak karbonu üzerindeki tam etkileri, bu etkilerin en güçlü olabileceği ve bir fark yaratmak için ne kadar ısınmanın (veya yağışın) gerektiği konusunda hala tartışmalar var.

Genel olarak, doğal iklim geri bildirimleri gelecekteki iklim değişikliği için büyük bir belirsizlik göstermektedir. Bilim insanları, dünya ormanlarının veya okyanuslarının ısınmaya nasıl cevap verebileceği ve atmosfere ne kadar geri vereceklerine karşı ne kadar karbon absorbe edecekleri hakkında benzer soruları var.

Bu yanıtları daha iyi anlamak, bilim insanlarının iklim değişikliği hakkında daha doğru projeksiyonlar yapmalarına yardımcı olabilir.

Kombi ya da merkezi ısıtma sistemli evlerde sıcak su musluktan akana kadar israf olan su miktarı

Bu fotoğrafta gördüğünüz şişeleri sadece 3 hafta içinde duş almadan önce suyun ısınmasını beklerken doldurdum. 28 şişe var. 42 litre. Yani ayda sadece duş öncesi ortalama 50 litre su heba ediliyor. Bu da yılda 600 litre yapıyor. Bu sular tertemiz. Yemek ve çay da dahil her yerde kullanılabilir. Banyo ortamından geldiği için pis olduğunu düşünenler (bence mantıksız ama) sifonda, ev temizliğinde, balkon yıkarken kullanabilir.

Yani kombi suyu ısıtana kadar haznesindeki suyu akıtmasa, su ısındıktan sonra akmaya başlasa çok güzel olmaz mıydı?

Müsilaj (deniz salyası) nedir?

Musilaj deniz salyası

Deniz salyası (müsilaj) nedir?

Balıkçıların nez, ya da salya olarak tanımladığı müsilaj tek hücreli bitkisel canlılardan bir tür fitoplankton olan Gonyalux fragilis’in yoğun çoğalması ve oluşturduğu renk sarmalı. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı sarı, beyaz, renkli çamurumsu bu maddenin son iki yıldır, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nde suyun üstünde ve altında sıkça görülmeye ve yayılmaya başladığını belirtiyor. TÜDAV son iki yıldır görülen bu bitkisel canlıların üstel olarak artmasının iki ana sebebinden birinin su sıcaklığındaki artış olarak belirtiyor. İlkbaharla birlikte yükselen su sıcaklıklarının organizmanın üremesini de üstel olarak arttırdığına dikkat çekiyor. Su sıcaklığının mevsim normallerinin 2°C üzerinde seyretmesi de bu sorunu körüklüyor. Marmara Denizi’nde mart ayından bu yana giderek yayılan, balıkçılık faaliyetlerini durduran ve halkta tedirginliğe neden olan müsilaj ya da deniz salyası Çevre ve Şehircilik Bakanlığını harekete geçirdi. Musilaj deniz salyası Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, deniz salyası sorununa ilişkin, tüm tarafların katılımıyla 4 Haziran’da “Marmara Denizi’nde Müsilaj Sorunu ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” yapacaklarını, 6 Haziran’da da “Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planını kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi. Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, deniz salyasının Türkiye’nin denizlerini tehdit eden önemli sorunlardan birisi olduğunu belirterek, Marmara Denizi’nde görülen çevresel soruna “ortak akılla” çözüm üreteceklerini ifade etti. Musilaj deniz salyası

Deniz salyasına yol açan 3 neden

Bakan Kurum, deniz salyasına yol açan üç nedenin öne çıktığını belirterek, bu nedenleri şu şekilde sıraladı:

  1. Küresel ısınma sonucu deniz suyu sıcaklığındaki yükselme
  2. Denizdeki durağanlık
  3. Kirlilik

Musilaj deniz salyası

“Fiziksel toplama ilk yöntem ama kesin ve kalıcı çözüm değil”

Vakıf bir diğer sebebin de denizin evsel atıklarla kirlenmesi olduğunu kaydediyor: “Marmara Denizi’nde 20 yıl önce hiçbir binanın, tesisin olmadığı kıyılar yerleşimle doldu. Ama arıtma için yeterli yatırımlar yapılmadı. Diğer yandan, bu denizde artan habitat kaybı, aşırı avcılık, kirlenme, yabancı türler ve iklim krizine karşı kendisini koruyacak tedbirleri alamadık. Mesela hiçbir ciddi koruma alanı oluşturamadık, kirlenme için ciddi tedbirler alamadık. Koruma için ciddi, gerekli yasal ve teknik altyapıyı kuramadık”. TÜDAV’a göre ilk olarak deniz üstünde biriken müsilajın fiziksel yöntemlerle mesela petrol yayılmasına engel olan teknelerin sistemleriyle toplanması gerekiyor. Bu sayede müsilajın batarak daha fazla oksijen tüketmesine engel olmanın ve dolayısıyla toplu canlı ölümlerini azaltmanın mümkün olabileceğini belirten vakıf, bunun kesin ve kalıcı bir önlem olmadığının altını çiziyor.   Musilaj deniz salyası Bu durumu yakından gözlemleyen Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğretim üyelerinden Prof Dr Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nde 18 metreye kadar varan dalışı sırasında çektiği fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaştı. marmara denizi 18 metre musilaj oluşumu Aşağıdaki foto Pendik sahilinden müsilaj (deniz salyası) görüntüsü Pendik sahili musilaj görüntüsü

ATIK YÖNETİMİ

Atığın kaynağında azaltılması, özelliğine göre ayrılması, toplanması, geçici depolanması, ara depolanması, geri kazanılması, taşınması, bertarafı ve bertaraf işlemleri sonrası kontrolü ve benzeri işlemleri içeren bir yönetim biçimidir.

Atık Yönetimi Hiyerarşisi

Atık Yönetim Piramidi üst basamaktan alt basamaklara doğru değerlendirilir. Yani ilk aşama atığın oluşmasının önlenmesi, eğer bu sağlanamıyorsa atığın minimizasyonu, diğer bir deyişle atığın en aza indirilmesi amaçlanır. Daha sonra atığın Yeniden kullanımı eğer bu da mümkün olmuyorsa önce geri dönüşüm ve sonra enerji geri kazanımı amaçlanır. Bu uygulanan yöntemlerden sonra elimizde kalan atığa ya da bu yöntemleri uygulayamadığımız atığa yapılacak en son işlem bertaraftır (Düzenli Depolama, yakma gibi).

Atık Yönetimi Hiyerarşisi

Yeniden Kullanım: Atığın herhangi bir işlem geçirmeden başka amaçla yeniden kullanılmasıdır (su şişesinin tekrar su şişesi olarak kullanılması).

Geri Kazanım: Atığın bazı işlemlerden geçirilerek benzeri bir maddeye dönüştürülmesidir (kağıdın tekrar kağıda dönüşümü).

Geri Dönüşüm: Değerlendirilebilir atıkların çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçirilerek yeni bir ham maddeye veya ürüne dönüştürülmesidir (pet şişeden naylon iplik elde edilmesi).

GERİ KAZANIM UYGULANMASINDA YAPILMASI GEREKENLER

  1. Cam, metal, plastik ve kağıt-karton gibi malzemeler atıklar kaynağında (evde, okulda, işyerinde vb.) çöpe karıştırılmadan ayrı olarak biriktirilir.
  2. Ayrı olarak biriktirilen bu malzemeler karışmadan temiz bir şekilde ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından toplanır.
  3. Kaynağında ayrı toplanan bu malzemeler geri dönüşüm tesislerinde özelliklerine göre (cam, metal, plastik, kağıt/karton) sınıflandırılır.
  4. Söz konusu malzemeler üretim tesislerinde hammadde ve/veya ikincil/üçüncül madde olarak yeni bir ürünün yapılmasında kullanılır.
  5. Bu ürünler ekonomiye geri kazandırılarak yeni ürünler tekrar kullanıma sunulur.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

  • Ülkemizde günde yaklaşık 65 bin ton çöp üretildiğini,
  • Türkiye’de çöp miktarının yaklaşık % 30’unun organik atık işleme yöntemiyle geri kazanılabilir nitelikte olduğunu,
  • Geri dönen her bir ton cam için yaklaşık 100 litre petrolden tasarruf edilebileceğini,
  • Bir ton kullanılmış kağıt, geri kazanıldığında 17 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kâğıdı kullanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesinin önlenebileceğini,
  • Bir cam şişenin doğada 4000 yıl, plastiğin 1000 yıl, çikletin 5 yıl, teneke kutunun 10-100 yıl, sigara filtresinin 2 yıl süre ile yok olmadığını,
  • Plastiklerin doğada parçalanma süresi en uzun olan madde olduğunu,
  • Yeni üretime kıyasla, metal ve plastik geri kazanımı ile %95 enerji tasarrufu sağlanabileceğini,
  • Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek ikincil ürün üretiminde hammadde olarak, sera örtüsü, plastik torba, marley, pis su borusu, elyaf ve dolgu malzemesi, araba yedek parçası gibi birçok malzemenin yapımında kullanıldığını,
  • Bir bilgisayar ve ekranının imalatı için en az 240 kg fosil yakıt, 22 kg kimyasal madde ve 1,5 ton suya ihtiyaç duyulduğunu,
  • Normal şartlarda bir evde 1.5kg – 5 kg arasında tehlikeli ürün bulunduğunu,
  • Her yıl tonlarca tehlikeli atık evsel atıklarla beraber çöpe atılmakta ve depolama alanlarında bu atıkların birlikte depolanması sonucu yer altı sularının kirlendiğini,
  • Evsel tehlikeli atıkların yere dökülmesi sonucu yüzeysel su kaynaklarında kirlilik meydana geldiğini,
  • 1 litre atık yağın 1 milyon litre içme suyunu kirletebildiğini, ayrıca sudaki balıkların ve diğer canlıların yaşamını tehdit ettiğini biliyor muydunuz?

ATIK YAĞLAR

Ülkemizde her yıl yaklaşık 1,5 milyon ton bitkisel yağ gıda amaçlı olarak tüketilmektedir. Lokanta, fastfood, yemekhane, hazır yemek fabrikası, otel, motel, hastane, turistik tesis tatil köyleri, gıda endüstrisi, askeri tesis gibi ticari işletmelerde ve evlerde bitkisel yağların kullanımı sonucu yaklaşık 300 bin ton kızartmalık atık yağ oluşmaktadır. Kızartma amacıyla kullanılan yağlar defalarca kullanıldığında polar sayıları yükselir ve kanserojen madde haline gelir. Kullanılmış yağ kesinlikle bekletilip tekrar kullanılmamalıdır.

Bekleyen yağın peroksit değeri yükselerek oksitlenir ve bağışıklık sistemine zarar verebilmektedir.

Kızartmalarda kullanılan bitkisel yağların tekrar kullanılması mide ve kolon kanseri gibi hastalıklara sebep olmakla birlikte, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini büyük ölçüde arttırabilmektedir.

Atık Yağlar;

  • İnsan sağlığına zarar verir.
  • İçme sularına zarar verir.
  • Akarsuları, gölleri ve denizleri kirletir.
  • Evdeki atık su borularını tıkar.
  • Şehir kanalizasyon sistemini tahrip eder.

Kullanılmış Kızartmalık Yağların Geri Kazanımı İçin Neler Yapmalıyız?

  • Kullanılmış kızartmalık atık yağları lavaboya, çöpe, suya ve toprağa dökmeyin, ayrı biriktirin.
  • Kullanılmış kızartmalık yağların biriktirilmesi için mümkünse toplama bidonları bu mümkün değilse kendi ambalajında biriktirin.
  • Size hizmet veren belediye ile kullanılmış kızartmalık yağlarınızın toplanması konusunda iletişime geçin.

Kullanılmış Kızartmalık Yağların Geri Kazanımı İçin Neler Yapmalıyız?

ATIK PİL

Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek bünyesinde depolayan cihazlara pil denir.

Türkiye’de yılda yaklaşık 6-7 bin ton pil piyasaya sürülmektedir. Cep telefonundan saate, oyuncaktan TV kumandasına, dizüstü bilgisayara kadar hayatımızı kolaylaştıran birçok alanda kullanılmaktadır.

Piller şarj edilmeyen piller ve şarj edilebilen piller olarak iki gruba ayrılır. Çinko karbon, alkali mangan, lityum piller şarjsız, nikel kadmiyum, nikel metalhidrit ve lityum iyon piller ise şarjlı grupta yer alır.

Özellikle nikel kadmiyum, nikel metalhidrit ve lityum iyon piller geri kazanılmaktadır. Bu tür pillerin geri kazanımından nikel, kobalt ve kadmiyum elde edilmektedir.

Dünyada rezervleri oldukça azalan kobaltın atık pillerden geri kazanım yoluyla elde edildiği bilinmektedir.

Piller ve bataryalar sökülmemeli, içleri açılmamalı ve ezilmemelidir.

Genellikle saatlerde kullanılan düğme pillerin çocuklar tarafından kolayca yutulabilme riskine karşı, bu tür piller ortalıkta bırakılmamalıdır. Şarj edilemeyen piller, alevlenme ve patlama riskine karşı kesinlikle şarj edilmeye çalışılmamalıdır.

Atık pillerin çöpe, toprağa, denize, akarsulara ve kanalizasyonlara atılması veya yakılmaları durumunda içerdikleri ağır metaller çevrenin kirlenmesine yol açabilmektedir.

Kadmiyumlu pil bir olimpik havuzun üçte birini doldurmaya yeterli 600.000 litre suyu kirletebilmektedir. Bu da yaklaşık 11 kişinin yıllık su ihtiyacına karşılık gelmektedir.

Kullanım ömrünü tamamlamış piller ve bataryalar tüketici tarafından ayrı kaplarda biriktirilmeli, okullarda, marketlerde, camilerde, muhtarlıklarda ve diğer kamuya açık alanlardaki pil toplama noktalarına bırakılmalıdır.

Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek bünyesinde depolayan cihazlara pil denir

ATIK TANIMI VE ÇEŞİTLERİ

Kullanılma süresi dolan ve yaşadığımız ortamdan uzaklaştırılması gereken maddeler atık olarak tanımlanır. Atıkların içinden, kağıt, karton, cam, plastik gibi malzemeler ayrıldıktan sonra geride kalan ve hiçbir şekilde kullanılamayacak halde olan artık malzemeye çöp denir.

Evsel Atık çeşitleri

Evsel Atık çeşitleri

1.Evsel Atıklar

Konutlardan ve/veya iş yerlerinden ortaya çıkan içlerinde tehlikeli zararlı madde içermeyen atıklara ‘evsel atıklar’ denir. Örneğin; yiyecek atıkları, meyve suyu kartonları ve şişeleri, plastik su ve meşrubat şişeleri, cam kavanozlar, teneke ve metal konserve kutuları evsel atıklara örnek verilebilir.

 2.Tıbbi Atıklar

Hastane, klinik ve muayenehane gibi sağlık ve tedavi merkezlerinden oluşan atıklar ile kullanılmış ilaç, tıbbi malzeme, ameliyat ve tedavi sırasında oluşan atıklar tıbbi atıklara örnek verilebilir.

 3.Tehlikeli Atıklar

Sanayiden ve çeşitli üretim tesislerinde ortaya çıkan insan ve çevre sağlığına zarar verecek olan atıklara ‘tehlikeli atıklar’ denir. Örneğin; pil, boya, akü, temizlik malzemeleri, deterjanlar, boyalar, kişisel bakım ürünleri, pestisitler ve çeşitli kimyasallar.

 4.Endüstriyel Atıklar

Sanayi ve üretim tesislerinde bir işlem sırası veya sonrasında ortaya çıkan katı atıklara ‘endüstriyel katı atıklar’ denir.

 5.İnşaat Atıkları

Yapılan inşaatlar, yıkımlar, evlerdeki tamiratlar sırasında ortaya çıkan taş, toprak, demir, tahta türü atıklara ‘inşaat atıkları’ denir.

İnşaat Atıkları

IŞIK KİRLİLİĞİ

Işık kirliğinin sebepleri lazerler ve gereksiz aydınlatmalardır. Işık kirliliği gece havada aşırı aydınlık oluşmasıdır. Aşırı aydınlık canlılara zarar vermektedir.

Örneğin:

  • Deniz kaplumbağaları yumurtadan çıktıklarında denizin üzerindeki ay yansımasını ararlar ama aşırı aydınlatmalardan dolayı bir kısmı ayın yansıması ayırt edemez sonuç olarak açlıktan veya avlanmaktan dolayı ölürler.
  • Kuşlar uçarken aya göre yön bulurlar. Ama aşırı aydınlatmalardan dolayı hangisinin ay olduğunu bilemezler ve göç edemeyip ölürler.
  • Yeryüzündeki teleskoplar gök cisimlerini gözlemleyemez

    Işık kirliğinin sebepleri lazerler ve gereksiz aydınlatmalardır. Işık kirliliği gece havada aşırı aydınlık oluşmasıdır. Aşırı aydınlık canlılara zarar vermektedir.

    Işık kirliğinin sebepleri lazerler ve gereksiz aydınlatmalardır. Işık kirliliği gece havada aşırı aydınlık oluşmasıdır. Aşırı aydınlık canlılara zarar vermektedir.

 

RADYOAKTİF KİRLENME

Nükleer enerji santralleri, nükleer silâh üreten fabrikalar, radyoaktif madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır. Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak ve bitkilere zarar verir. Radyoaktif maddeye sahip (radyasyonlu) hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Bunun sonucunda bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak, organları zedelemek gibi tedavisi olanak dışı olan hastalıklar meydana gelir.

Radyasyondan korunma önlemleri

Radyasyondan korunma önlemleri

  • Özel giysiler (kurşun önlük, özel maske) kullanılmalıdır.
  • Radyasyon kaynağından uzak durulmalı, en kısa sürede radyasyonlu ortam terk edilmelidir.
  • Radyasyonlu cihazlarla yapılan teşhis ve tedaviye sık sık başvurulmamalıdır